Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  => Beynin sol yanı...
  => Batı'nın iki yüzü
  => Düşündüğünü...
  => Cumhuriyetle...
  => Türkiye'de kadın...
  => Aydınlanmada Tanrı...
  => Bahattin Gemici
  => Kültür Enstitüsü...
  => Adamsızlık...
  => Sevgi ve Bilgi...
  => MSU für Migranten
  => Türkçe zorunlu olmalı
  => Fakir Baykurt...
  => Atatürk'ü eleştirmek
  => Öğretmen Aşkı
  => Okuma!
  => Kubilay'ın katli
  => Kadınları sevmedik
  => Kadınlar Günü
  => Aşk ve sevgi
  => Kanı kanla yumazlar
  => Nevruziye
  => Merkel'in ziyareti
  => Obamaya mektup
  => Baykal'a mektup...
  => 19 Mayıs ruhu
  => Babalar
  => Şaşıp kalıyorum
  => Mona Lisa ile...
  => Ata'ya mektup
  => Bir kadın iki şair
  => Bize Mustafa Kemali anlat
  => Yabancı Düşmanlığı
  => Onursuz Aşk Olmasın
  => Hasanoğlan Buluşması
  => 19 Mayıs:Bağımsızlık Güneşi
  => "Bir daha olmasın" dediler
  => Önce Eğitim
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Kanı kanla yumazlar

Bahattin GEMİCİ

ALMANYA

KANI KANLA YUMAZLAR

 

   Köy Enstitüleri’nin devamı olan Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulunda meslek dersleri öğretmenimiz Aydın İpek’in anlattığı bir öykü beni derinden etkilemişti.

   Yıllar önce adamın biri tarladaki sınır anlaşmazlığı yüzünden kavga ettiği komşusunu öldürmüş. Katil, önce idamla yargılanmış sonra cezası müebbete çevrilmiş. Uzun yıllar hapis yattıktan sonra  aftan yararlanmış. Dışarı çıkmış ama yörede kan davası olduğu için öldürdüğü adamın çocuklarının kendisini öldürmesinden korkuyormuş. Hemen bir tabanca temin etmiş ve beline sokmuş. Köyüne gitmeden önce kasabalarındaki bir berbere giderek traş olmak istemiş.

   Berber adamın yüzünü sabunlamış, elini usturayı almış ve başlamış traşa. Bir süre sonra hapisten çıkan adam berberi tanır gibi olmuş ama, kim olduğunu pek çıkaramamış. Sonra berberin gözlerine dikkatlice bakınca onun öldürdüğü adamın oğlu olduğunu anlamış.  Berberin usturası da o anda tam adamın boğazının üstündeymiş. Adam elini beline atmış. Durumu farkeden berber; “Dur!” demiş. “Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar!”

   Bu öyküyü dinleyince hepimizin tüyleri diken diken olmuştu. Barışmak, barışabilmeyi bilmek büyük bir erdemdir. Ne demiş Koca Yunus; “Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı / Yağ ile bal ede bir söz”

 Bizim toplumumuzun insanları nedense birbiriyle didişmeyi, kavga etmeyi çok sever ama barışmayı da bilir. Güneydoğu sorunu nedeniyle ülke olarak, toplum olarak yitirdiklerimizi bir düşünelim. Yitirdiğimiz gencecik insanlar; şehitlerimiz, gözü yaşlı analar, bacılar, çocuklar... Ve gazilerimiz; vücudunun bir parçasını vatanı için kaybetmiş, ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş yiğitlerimiz... Boşaltılan ve terkedilen köyler...

Ölen kim olursa olsun bizim ülkemizin insanı. Oysa şiddete başvurmadan, kan dökmeden var olan sorunlarımızı daha kolay çözebilirdik. Yoksul ülkemiz batılı ülkelerden geçen otuz yıllık süre içinde yüz milyarlarca dolarlık silah almış. Ölen bizden, gülen ise bizim birbirimizi yok etmemizden kazanç sağlayan emperyalist güçler. Oysa silaha harcadığımız paralarla neler yapılmazdı ki...

  Evet, ülkemizin önünde çözüm bekleyen bir yığın sorun vardır. Bu sorunları milletçe el ele vererek, güç birliği yaparak, yağmanın ve yolsuzlukların üstüne giderek ve hepsinden önemlisi daha çok çalışıp daha çok üreterek çözebiliriz.  Türk- Kürt ayrımı yapmadan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşları olarak sorunlarımıza birlikte çözüm arayabiliriz.

   Türkiye zor bir dönemden geçmektedir. Emperyalist güçler etnik bir çatışma çıkarmak, ulusal bütünlüğümüzü parçalamak ve  ülkemizi güçten düşürmek için terörü kışkırtmaya devam etmektedirler. Terörün ve ırkçılığın çözüm olmadığını, emperyalist güçlerin dayattığı çözüm ve açılımların bizlere yarar sağlamayacağını bilelim. Onların oyunlarını boşa çıkartalım.

 Asırlardır süren kardeşliğimizi bozmayalım. İçimizde varsa kin ve düşmanlık tohumlarını söküp atalım. İncinsek de incitmeyelim.  “Sevelim, sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus Emre’ye kulak verelim.

   Bunun için ilk adımı biz atalım; komşumuza bir selâm vermekle, bir çay, bir kahve ikram etmekle başlayalım işe. Birbirimizin derdine kulak verelim. Kürt’ün ve Türk’ün aynı kilimin güzel motifleri olduğunu unutmayalım. Bizi bölmek isteyenlerin tuzağına düşmeyelim. Ulusal sınırlarımızın içinde, toprak bütünlüğümüzü koruyarak acıyı ve sevinci paylaşarak barış içinde bir arada yaşayalım.

“Çizdiğimiz sınırlar içinde yaşayan çeşitli din ve mezheplere sahip insanlar birbirlerine karşı ırk, çevre, din ve ahlâk ayrılıkları gözetmeksizin birbirlerinin kardeşidirler.” diyen ve “Yurtta barış, dünyada barış” belgisiyle tüm insanlığa çağrıda bulunan büyük Atatürk’ün değerini bilelim. Ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmak için, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirmek için el ele verelim.
   1993 yılında, Esinti adlı şiir kitabımda yayımlanan şiirimle tüm yurttaşlarımızı barışa ve kardeşliğe çağırıyorum.

 

GELİN, SÖNDÜRELİM BU YANGINI!

 

Ha Kürt, ha Türk densin adımıza

Asırlardır kardeşiz

Anadolu toprağında

Kız alıp oğlan evermişiz

Çayda çırayı söylemişiz birlikte

Halay çekmişiz, hora tepmişiz

Ayrı gitmemiş yiyip içtiğimiz

Et ve tırnak gibi olmuşuz

 

Çanakkale’de, Gaziantep’te

Siper etmişiz göğsümüzü emperyalizme

Sarmışız yaramızı, yırtarak gömleğimizi

Omuz vermişiz birbirimize

Birlikte kurtarmışız Türkiye’mizi

Nakış nakış işlemişiz

 

Şimdi kurşun atar olmuşuz birbirimize

Köyler basmışız, canlar yakmışız

Yakmışız güzelim ormanlarımızı

Geleceğimizi yakmışız ellerimizle

 

Gelin, söndürelim bu yangını

Dindirelim bu acıyı

Kucaklaşıp ağlaşalım

Saralım yaralarımızı yeniden

Kanı kanla yumazlar!

 

 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol