Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  => Unutulmayan kadınlar...
  => Kim ölümden korkmaz
  => T.Saylan'ın ardından
  => Über Türkan Saylan
  => Hoşçakal...
  => Anadoluda öğretmen...
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Unutulmayan kadınlar...

Unutulmayan Kadınlar: Türkan Saylan ve Hypatia
hazırlayan: Ali Sak




           

  Türkan Saylan                              Hypatia                                  

 
Birisi İstanbul doğumlu, Türkan Saylan (d 13.12.1935 – ö 18.05.2009); diğeri ise Iskenderiye doğumlu, Hypatia (d 370 – ö 415). Her ikisi de tarihin en etkileyici kadınlarından biriydi. Ölümden korkmayan, hayatlarını bilime, eğitime ve insanlık uğruna adamış iki kadın. Birisi tıp doktoru, yazar ve eğitim gönüllüsü; diğeri ise matematikçi, filozof ve astronom. Adlarını ebediyen tarihe yazdıracak kadar zeki ve etkileyici olan unutulmayacak iki kadın.

Filozof Theon’un kızı olan Hypatia, gerek edebiyat gerekse bilim dalında zamanın filozoflarının çok önündeydi. Filozoflar bilgeliği seven kişilerdir (philos= sevgi, sophia=bilgelik). Oysa Hypatia sadece bilgeliği seven kişi değil, aynı zamanda insanlığı seven bir kişiydi ve düşündüklerini söylemekten de çekinmezdi. Zamanın şairlerinden Palladas ona olan hayranlığını şu dizelerle dile getiriyordu.

  

Seni görebilmek, duyabilmek için…

Önünde diz çöküp hürmetlerimi sunuyorum.

Sohpetini dinleyebilmek, sanatını anlayabilmek için…

Gözlemlediğin yıldızlara bakıyorum.

Ey bilimin parlayan yıldızı ulu Hypatia.

 

 





Hypatia


F
akat bu güzel, güzel olduğu kadar da zeki ve hoş sohpet olan kadın zamanın siyasi entrikaları ve iftiraları nedeniyle “fanatik dinciler” tarafından vahşice öldürülüyor. Hypatia’ya atılan iftira ise zamanın başpiskoposu ile hükümdarın arasını açmak. Bu nedenle bazı fanatik hiristiyanlar onu izlemeye   alıyor. Bir gün Hypatia ders verdiği Platon-Okulundan evine dönerken fanatikler onu faytondan indirip Kaisarion kilisesine götürüyor. Güzel Hypatia burada çırılçıplak soyulup taşlanarak öldürülüyor. Bu vahşet de yetmiyor. Öldükten sonra gövdesi parçalanıyor, etleri kemiklerden ayrılıyor ve akabinde parçalar halinde Kinaron’a götürülüp orada yakılıyor.

  


 

 Gerek Türkan Saylan, gerekse Hypatia yerleşik düzeni bozmakla suçlanıyorlar. Her ikisi de zamanın siyasi entrikaları nedeniyle bir takım „dinci fanatikler“ tarafından iftiraya uğrayıp “linç” ediliyorlar.
 
Türkan Saylan hiristiyan misyonerliği ve PKK ile işbirliğiyle suçlandı. Bu konuda sahte ve uyduruk belgeler üretildi ve bu sahte belgeler pervasızca, bazı sözde basın tarafından yayınlandı. Bunun da ötesinde, Türkan Saylan müslüman düşmanlığı, burs verilen çocukları dininden ve kültüründen koparma gibi iftiralara maruz kaldı. Ve en önemlisi, Türkan Saylan darbecilikle suçlandı. Oysa Türkan Saylan, “ne darbe istiyoruz, ne şeriat” söylemiyle nerede durduğunu ve olduğunu kesin bir dille belirttiği halde, belirli bir kesimin sürekli gözetimi altındaydı; gözleniyor ve dinleniyordu.

   

Vakit Gazetesi, kanser tedavisi gören Türkan Saylan'a çirkin bir saldırıda bulunmuştu. Saldırgan yorum ve haberleriyle tepki çeken Vakit Gazetesi kanser tedavisi gören Türkan Saylan'la ilgili çirkin bir yazıya şu şekilde yer vermişti: "Hayatını örtü düşmanlığına adadı" diyen Vakit, kemoterapi gördüğü için saçları dökülen Saylan'a bel altından vurdu: Gazete birinci sayfadan verdiği başka bir haberinde de Türkan Saylan için “Söverken turp gibiydi” ifadelerini kullanarak çirkin saldırılarını sürdürdü. Haberde, “Sabih Kanadoğlu’na ‘Cumhuriyet Ödülü’ veren ve turp gibi sağlıklı görünen ÇYDD Başkanı Türkan Saylan Ergenekon’un 12. Dalgası sebebiyle televizyonlara ağır hasta görüntüsü vermişti” ifadeleri kullanıldı.

 

Fakat Türkan Saylan, ona atılan iftiralara rağmen, yaptıkları “çirkefliğe” Allah’ı da alet edenlere rağmen, hastalığına sevinenlere rağmen, sabahın alacakaranlığında evindeki “aşk mektuplarına varana kadar” incelenirken bile, pencerede durup halkına gülümseyerek sanki  güneş umuttan şimdi doğar” der gibi sevenlerini teselli ediyordu.


Sen rahat uyu…

Mekanın cennet olsun, sen rahat uyu.

Gözün arkada kalmasın, sen rahat uyu.

19 mayısta seni uğurlasak da…

Aynı gün nice güneşler doğdu, sen rahat uyu.

 


 

 

 
 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol