Prostat Kanseri
Prostat bezesinin kötü huylu tümörü demek olan prostat kanseri, Almanya’da erkeklerde en sık rastlanan kanser hastalığıdır. 2000 yılında bu hastalığa ilk defa yakalananların sayısı yaklaşık 40.000 kişiydi, yaklaşık 11.000 kişi de bu hastalık yüzünden hayatını kaybetti. Erken teşhis yöntemleri hastalığın ortaya çıkmasını önleyemese de bu yöntemler sayesinde tümörler zamanında bulunabiliyor. Gerekli olan tedavi önlemlerinin kapsamı ve bunların etkileri de prostat kanserinin hangi aşamada ortaya çıkarılmış olduğuna bağlıdır. Bu yüzden erkeklerin 45 yaşından itibaren erken teşhis muayenelerine katılmaları tavsiye edilmektedir. Böylece değişikliklerin izlediği seyrin zamanında algılanarak ek muayene yöntemleriyle aydınlatılması mümkün olur.
Prostat kanseri teşhisi koyulması her zaman derhal tedaviye başlanmasını zorunlu kılmaz. Doku araştırmalarıyla ortaya çıkartılmış olan prostat kanserlerinin % 30’u „sessiz“ kanserlerdir, yani bunlar son derece küçük yakın bir gelecekte içinde bulundukları organın sınırlarını aşıp vücudun diğer organlarında kanser hücreleri oluşturmayacak kanserlerdir. „Prostat kanseri“ teşhisi ile karşı karşıya kalanların sükunetle fakat yoğun bir şekilde bu hastalığın ayrıntıları ve kişisel hayata yaptığı etkilerle ilgilenmeleri yerinde olur. Üroloji uzmanının yanısıra ev doktorunuz, diğer uzmanlar ve özellikle de yakınlarınız ile konuşarak gereken kararları beraberce ve sükunetle vermeniz isabetli olacaktır.
Prostat kanserinde hangi sebepler ve önleyici tedbirler bilinmektedir?
Prostat kanserinin nasıl ve neden ortaya çıktığı sorusu bugüne kadar tam olarak cevaplandırabilmiş değildir. İlke olarak yaş ilerledikçe prostat kanseri riski de artmaktadır. Prostat kanserinin ortaya çıkışında erkeklik hormonu olan testosteron hormonunun önemli bir rol oynadığı kesindir. Kişinin kendi babası, erkek kardeşleri veya büyük babaları prostat kanserine yakalanmış ise daha yüksek bir risk var demektir. Öte yandan prostat kanserine yakalanmış olan erkeklerin % 80’inde herhangi bir akrabada prostat kanseri görülmemişti.
Beslenme biçiminin de bir rol oynadığı yönünde işaretler vardır. Örneğin Japonlar, Asya’da yaşadıkları sürece Batı Avrupalılara ve ABD vatandaşlarına kıyasla daha az hasta olmaktadırlar. Bu durum Japon yemeklerindeki yüksek Soja oranı ile düşük et ve yağ oranı ile açıklanmaktadır. Kanseri önleyici önlem olarak vitamin E, B-karotin, litamin veya selen gibi gıdaya ek olarak alınan pahalı beslenmeyi tamamlayıcı maddeler ancak sınırlı ölçüde tavsiye edilebilir. Sağlıklı, bol çeşitli beslenmeye dikkat edilirse, genel olarak bu gibi beslenmeyi tamamlayıcı maddelere ihtiyaç yoktur.
En iyi önleme yolu sağlıklı hayat biçimidir:
Sigara içmeyin
Alkol ve kahve türü içkileri ölçülü için
bol lifli, hayvansal yağları az, bol çeşitli gıdalar
Yeterince hareket
Erken teşhis muayeneleri:
Erken teşhis muayeneleri kanseri önleyici tedbirler değildirler, yani kanserden koruyucu bir etkileri yoktur, bu muayenelerin işlevi kanserin erkenden meydana çıkarılmasıdır.
Eğer prostat kanseri prostatın ötesine de yayılmış ise, iyileşme şansı önemli ölçüde düşmektedir.
Prostat kanserinin erken teşhisi için tavsiyeler:
a) 45. yaştan itibaren yılda bir parmakla muayene
b) 50. yaştan itibaren düzenli olarak PSA değerinin tesbiti
Daha geniş bilgi için: alisak@arcor.de
http://www.krebsgesellschaft-nrw.de/d_service/a_broschuere (buradan türkçe broşür ısmarlayabilirsiniz)