Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  => Beynin sol yanı...
  => Batı'nın iki yüzü
  => Düşündüğünü...
  => Cumhuriyetle...
  => Türkiye'de kadın...
  => Aydınlanmada Tanrı...
  => Bahattin Gemici
  => Kültür Enstitüsü...
  => Adamsızlık...
  => Sevgi ve Bilgi...
  => MSU für Migranten
  => Türkçe zorunlu olmalı
  => Fakir Baykurt...
  => Atatürk'ü eleştirmek
  => Öğretmen Aşkı
  => Okuma!
  => Kubilay'ın katli
  => Kadınları sevmedik
  => Kadınlar Günü
  => Aşk ve sevgi
  => Kanı kanla yumazlar
  => Nevruziye
  => Merkel'in ziyareti
  => Obamaya mektup
  => Baykal'a mektup...
  => 19 Mayıs ruhu
  => Babalar
  => Şaşıp kalıyorum
  => Mona Lisa ile...
  => Ata'ya mektup
  => Bir kadın iki şair
  => Bize Mustafa Kemali anlat
  => Yabancı Düşmanlığı
  => Onursuz Aşk Olmasın
  => Hasanoğlan Buluşması
  => 19 Mayıs:Bağımsızlık Güneşi
  => "Bir daha olmasın" dediler
  => Önce Eğitim
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Ata'ya mektup

Ata’ya mektup

 

Selamün Hello Atam.

Postacı mektupları topluyormuş, ben de yazayım dedim.

Artık ortalarda görünmez oldun. Ne zaman adın geçse birileri, hastahanelerdeki hemşire resimlerindeki gibi parmağını dudaklarına götürür oldu. Bunu, gürültü etmeyelim de sen de uyanma diyemi yapıyorlar anlayamadım.

Sen görünmeyeli buralar çok değişti Atam. Hangi birini saysam ki! Hani 15 Mayıs 1919’da İzmir’e gelen Yunan gemilerinin arkasında Amerikan gemileri vardı ya, onlar şimdi Ankara’dalar. Gemileri karadan yürütmeyi bizdenmi öğrendiler bilmiyorum. Biz de dedik ki, “Misafirperveriz, onlar beceremese de biz onlara uyar dillerini öğreniriz” ve ortaya harika bir TÜRKİLİZCE çıktı Atam. Aslında biz öngörülü davranıp bu konuda çok erken tedbir almıştık zaten. “Amerika canımız, Feda olsun kanımız” şeklindeki duygu dolu tekerlememiz de 50’li yıllara dayanıyor. Ve kanımızı dökmeye, Conileri kurtarmaya Kore’ye bile gittik.

Çok şey değişti Atam. Hem biz “Değişerek geliştik”. Mesela artık halkımız çalışmıyor. Kömürümüz bedava, beyaz eşyamız bedava, herşey bedava. Yani biz çalışmıyoruz, İZİNDEYİZ Atam.

Hatırlarsın, 19 Mayıs 1919’da çıktığın bir Samsun vardı ya, oraların tütünü iyidir diye Samsun adı ile bir sigaramız da vardı. İnan Atam o sigaranın içinde bile Amerika var Türk tütünü yerine. Dedim ya, çiftçimiz de İZİNDE diye....

Demokrasi deneyimi için bir parti kurdurtmuştun hani: Terakki Perver Fırka. Sonradan kapattırmıştın. Sen öyle san. O parti binbir kabuk değiştirerek ve bazen de çatallanarak hala yaşıyor, yaşamak ne kelime, hiç iktidardan inmedi ki. Hepimizi TERAKKİ ettiriyor. Bu yüzden senin başka bir partin de çarşafa dolandı kapkara. Şimdi moda kara........

“En büyük mürşit ilimdir” demiştin. Şimdi herşey bu ilim sahibi ULEMA’dan sorulur oldu. Bir de yurt dışındaki ulema ile yurt içindeki vükela pek ağlar oldular. İçime dokunuyor vallahi. “Civanımın gözlerinin altı morardı” deyiverdiklerinde mendil yetiştiremez oluyorum.

“İlim” dedin de aklıma geldi, telefon diye bir icat var ya, başımıza dert oldu. Ahmet Efendiyi arasam, Mister Corc duyuyor. Tabii onun da çenesi dururmu, aynen savcıya havale, yallah mahkemeye. Teröristmişiz.... “Yahu Ahmet Efendi bizim emmi oğlu, sarı öküzü sordum” desem, “Sen Emmi oğluyla ne konuştuğunu Mister Corc’tan dahamı iyi bileceksin" diye azarlanıyoruz.

Halkımız da refahtanmı bunaldı nedir, fenalık geçirip kendini yükseklerden aşağı atıyor. Bunun için yıllardır en popüler yer Emniyetin 5. katı.

Cihet-i askeriye’mi?
Dur hele paşam, orayı ne sen soooor ne de ben söyleyeyim.

Yargı ise soğuk vurmuş karpuz gibi ikiye bölündü: YÜKSEK YARGI ve ALÇAK YARGI......



Bir de TRT’miz var Atam. Bize bir olay olmadan önce olacağını bildirecek kadar ileri gitmiş bir kuruluş. Adındaki bu R ve T harflerinin ne anlama geldiğini bilemiyorum. Herhalde sahibinin adını filan simgeliyordur.

Anlatılacak daha çok şey var ama eksikleri geldiğimde ben kendim anlatırım. Nasıl olsa bu gidişle çok yakında görüşürüz.

Hasılı velkelam Atam, biz çok değiştik. Artık yarı Amerikalıyız. Tüm işleri de Ulema’ya, Vükela’ya ve Ukala’ya bıraktık, yani İZİNDEYİZ Atam.

Baki selam eyler ellerinden öperim. Bay bay.

Kortan Tümerdem

18. Mart. 2010 - İzmir

 
 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol