Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  => Beynin sol yanı...
  => Batı'nın iki yüzü
  => Düşündüğünü...
  => Cumhuriyetle...
  => Türkiye'de kadın...
  => Aydınlanmada Tanrı...
  => Bahattin Gemici
  => Kültür Enstitüsü...
  => Adamsızlık...
  => Sevgi ve Bilgi...
  => MSU für Migranten
  => Türkçe zorunlu olmalı
  => Fakir Baykurt...
  => Atatürk'ü eleştirmek
  => Öğretmen Aşkı
  => Okuma!
  => Kubilay'ın katli
  => Kadınları sevmedik
  => Kadınlar Günü
  => Aşk ve sevgi
  => Kanı kanla yumazlar
  => Nevruziye
  => Merkel'in ziyareti
  => Obamaya mektup
  => Baykal'a mektup...
  => 19 Mayıs ruhu
  => Babalar
  => Şaşıp kalıyorum
  => Mona Lisa ile...
  => Ata'ya mektup
  => Bir kadın iki şair
  => Bize Mustafa Kemali anlat
  => Yabancı Düşmanlığı
  => Onursuz Aşk Olmasın
  => Hasanoğlan Buluşması
  => 19 Mayıs:Bağımsızlık Güneşi
  => "Bir daha olmasın" dediler
  => Önce Eğitim
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Okuma!

OKUMA!

Prof. Dr. Mehmet Kerem Doksat

Devletlû buyurdu ki, gazetelerin köşe yazarları artık yazmamalıymış ve hepsi de hâinmiş, devlet düşmanıymış.

Benim necip milletimin Başbakanı, üstelik de çok dindar, beğenmediği köşe yazarlarına buyuruyor: YAZMA!

Hz. Muhammed’e inen ilk vahiy “ikra” yâni “oku” idi. O Muhammed ki, “ilim Çin’de de olsa gidip alınız” demiştir.

O Muhammed ki, “ben peygamberim, ne dersem o olur” dememiş, devleti şûra kararları ve istişâre sûretiyle yönetmiştir.

Okumak, öğrenmek, düşünmek ve tefekkür etmek (ânında sözlük: fikir yürütmek), akabinde de bunları kelâma (söze) dökmek, tabiatıyla da sonunda yazmak demek. Tıpkı Yohanna İncili’ndeki gibi: “Önce sâdece kelâm (söz) vardı, ve kelâm Tanrı’ylaydı, ve kelâm Tanrı’ydı” (en sâhici İncil’in bu olduğu düşünülür; şu Barnabas hikâyesi başka).

Yâni en azından iki İbrahimî din de okumayı, tefekkür ve tefelsüf etmeyi, sonra da bunu yazıyla, sözle paylaşıp istişâre etmeyi öğütlüyor.

Peki, siz Devletlû’nun kimselere danıştığını zannediyor musunuz?

Sağlık Bakanı’nı dahi harcayan, tam bir kabadayı üslûbuyla (bu lâflarım hakarete girmez çünkü ecnebî basında da bu yorum fazlasıyla yapıldı) herkese atıp tutan Başbakanımız’ın tek paradigması öfke ve bi’attan ibâret. Genç arkadaşım Psikiyatr Cemâl Dindar’ın kitabını mutlaka okumalısınız; nasıl Delikanlılık (Ergenlik) Dönemi’nde takılmış, yetiştiği vasat ve aldığı yoğun Sünnî din eğitimiyle bir de bu birleşince, davranışlarının tahlilini pek güzel görebilirsiniz…

Peygamberi’nin hayatından dahi ibret al(a)mayan bir “dindar Başbakan”, herkese “sen” diyor, tepeden bakıp azarlıyor, kükrüyor… Kendisine bi’at edilmesini sonsuz bir şekilde istiyor; ama psikiyatrik bilgilerim bu tür kişilik organizasyonu olanların da birilerine bi’at etmeden duramayacağını bana söylüyor. O makam da belli: Birbirinden güzel tayyareleriyle gidip aldığı “tavsiyeleri” tatbikata geçirdiği ABG. Bush’la ve Obama’yla çekilen fotoğraflardaki duygulanımına bakın, göreceksiniz.

Bu Obama, Nobel Barış Ödülü’nü aldıktan sonra Irak’taki Amerikan askerî mevcudiyetini ikiye katlayan, Afganistan için de aynı şeyleri plânlayan ve Mehmetçiğe de “git öl” diyen ABG Başkanı. Bu sûretle oralarda tek sevilen yabancı askerî güç olan Türkler’i de antipatikleştirecek!

***

Bu kadar öfkelenmesinin başka sebepleri de var tabii: Köşeye sıkışmışlık sendromu.

Ekonomi berbat, istediği kadar pembe tablo çizsin, artık vatandaşın pili bitti. Sendikalar ayakta, öfke dağları bürümüş vaziyette. Önümüzdeki ayda gümbür gümbür gelecek ikinci global krizin etkilerini sevk ve idâre etmeleri mümkün değil.

Rektörlük, dekanlık seçimlerinde en istenmeyen ama onların adamı olanların ısrarla atanması, hâlâ TSK’ya ve Yüksek Yargı’ya ivmelenerek hücumları milletin sabır damarını çatlatmakta.

Ve… Tabii ki Bilmemne Açılımı fiyaskosu. Tam anlamıyla ellerinde patladı, şaşırmış hâldeler.

Artık PKK sempatizanı filân kalmadı, maâlesef. En aklı başında Kürtler bile en azından korku belâsına Kürtçü oldular. Hele bire 10 hızla üreyen işsiz, câhil çocukların hepsi antisosyal ve Türkiye çapında iç hârp başladı, henüz adı konmadı ama başladı; bütün illerde Kürtler saldırıyor, dükkânları yakıyor. Bunu çözmek için uğraşacağına, hâlâ danışıklı dövüşkeni Bahçeli’ye “sen oralara gidebilir misin” diyerek ayrımcılığa körükle gidiyor. O antisosyaller de çatapatlara filân çivi takarak polise saldırıyorlar.

 Polisin %65’i Fethullahçı olmuş.

 Alevî Partisi kurulması gibi akıllara seza bir şeyler telâffuz edilebiliyor.

 Biz bunları söylemiştik…

Önümüzdeki her gün yurt çapında terör artacaktır.

Bu Hükûmet ise gelişecek hâdiselerle asla başa çıkamayacaktır.

Tedbirli olun!

Ne anlıyorsanız öyle…

Temkinli ve tedbirli olun dostlar…

Bilhassa spor faâliyetleri ve futbol maçlarında!

Bol bol okuyun ve yazın bu arada da…

 

 

 
 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol