Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  => Beynin sol yanı...
  => Batı'nın iki yüzü
  => Düşündüğünü...
  => Cumhuriyetle...
  => Türkiye'de kadın...
  => Aydınlanmada Tanrı...
  => Bahattin Gemici
  => Kültür Enstitüsü...
  => Adamsızlık...
  => Sevgi ve Bilgi...
  => MSU für Migranten
  => Türkçe zorunlu olmalı
  => Fakir Baykurt...
  => Atatürk'ü eleştirmek
  => Öğretmen Aşkı
  => Okuma!
  => Kubilay'ın katli
  => Kadınları sevmedik
  => Kadınlar Günü
  => Aşk ve sevgi
  => Kanı kanla yumazlar
  => Nevruziye
  => Merkel'in ziyareti
  => Obamaya mektup
  => Baykal'a mektup...
  => 19 Mayıs ruhu
  => Babalar
  => Şaşıp kalıyorum
  => Mona Lisa ile...
  => Ata'ya mektup
  => Bir kadın iki şair
  => Bize Mustafa Kemali anlat
  => Yabancı Düşmanlığı
  => Onursuz Aşk Olmasın
  => Hasanoğlan Buluşması
  => 19 Mayıs:Bağımsızlık Güneşi
  => "Bir daha olmasın" dediler
  => Önce Eğitim
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Kültür Enstitüsü...

KÜLTÜR ENSTİTÜSÜ GERÇEĞİ

Batı'lı ülkelerdeki çağdaş değişim anlayışında her zaman Kültürel yapılanma yatar, yani kitap okuma, gazete okuma, yada her alandaki araştırmacılık bilincinin aşılanması verilmesi gibi. İspanya'da bir Turizm Bakanlığı yoktu düne kadar, ama her İspanyol bir kültür ve Turizm elçisidir. Bizde de tüm ulusal değerler anlamsız biçimde farklı modellerle yok ediliyor. Dünyada sadece dört mevsimi Türkiye'de yaşarsınız, ama biz bu güzelliğin anlamını manasını bile hala görmemezlikten geliyoruz, hala ne bir kültürel nede bir Turizm politikamız var, sadece yapılıyor işte görüntüsü vermek adına açıklamalarda bana göre zaman kaybından başka bir şey değil.

 

Her zaman bunu yazarım ve söylerim, hala okumayan bir toplumuz, her yerde Üniversite açmak bir farklılık değil, asıl önemlisi bilinçli akıllı ve geleceği görebilen Atatürk değerlerini benimsemiş önemsemiş bir gençlik yetiştirmektir. 160 kadar Üniversitemiz var, ama her yıl mezun olan binlerce gencimiz geleceğinin ne olacağı korkusuyla yaşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı hızla çağdaş değişim bilincinden uzaklaşıyor, neredeyse tüm kitaplardan Atatürk'ün anlamı ve değerleri yavaş yavaş yok edilmeye çalışılıyor.

 

73 milyon ülkede sadece tüm ülke genelinde 1500 civarında kütüphane sayısı var. Ama Almanya'ya baktığımızda 82 milyonluk ülkede 16 bin kütüphane sayabilirsiniz. Bizimle Almanya arasındaki kültürel farklılığın burada bile ne kadar bariz biçimde ortaya çıktığını görebiliriz. Almanya Türkiye'nin (AB) alınmasında tam üyelikten ziyade imtiyazlılıkta direnmesinin kendisince haklılıklarını da burada sadece kültürel değişimin çok gerisinde kalan bir Türkiye modelini gösteriyor. Kendi ülkesinde yaşayan 4 milyona yakın bir Türk toplumu var,sadece 24 bin Türk öğrenci üniversitelerde öğrenim görüyor.buna karşılık 27 binden fazla hapishanelerde çile çeken Türk var.

 

Yani okuyan sayısından çok suç  işlemiş insan sayısı ve bu çok önemli bir mesele, Ama burada Türk toplumunu yönettiklerini söyleyenler,bu gerçeği nasıl görmezler acaba? Yurt dışında bu tablo böyle ama, Yurt içinde bundan farksız mı durum? Uluslararası toplumsal kurumlar,araştırma ve bilimsel değerlendirme yapan kuruluşlar tüm bu gelişmeleri değerlendiriyorlar. Burnumuzun dibine kadar gelip bu araştırmaları yapıyorlar. AB bunu çok iyi analiz ediyor ama bizimkilerin umurunda değil,kalkıp''beni nasıl almazsın'' diye kafa tutarız Dünyanın gözü önünde ucuz kabadaytılık yapmak,yada gösteriden siyasal çıkar beklemek.

 

İşte bu bize ulusal değerlerimizi kaybettiren resimler. Bilinçsiz bilgisiz deneyimsiz siyaset anlayışı. Yani ulusal değerlerin kazanımlarının getirisinin yerine,siz kendi imtiyazlılığınızı yada modelizim tutkunuzu daha önce düşünürseniz, bu siyasetteki basit oluşum olan dalkavukluk ve yalakalık getirisi olacaktır ki, buda ülkenin çağdaş değişim sürecindeki tıkanmışlığı getirecektir. Yani kültürel yapılanmanın buradaki önemi her noktada kendini göstermektedir. Okumuş toplum olmak araştırmak bilime çağdaş değişime önem veren bir toplum olmak işte asıl önemli olan bu sanırım.

 

Türkiye'de hala bir yılda doğru dürüst bir kitabı bile okumayan insanlarımız var. Hala sıkıntılı ve geri kalmışlığı yaşayan ülkelerde bile, sayı oldukca fazla. Malezya'da 4, Azerbaycan'da 6, Kazakistan'da 4, Kongo'da 3, Arnavutluk'da 3, Hindistan'da 3, Pakistan'da 3, Litvanya'da 3 bir yılda bu sayıda kitap okuyan insan sayısı.

 

Peki hala  çalışmayan Kültür Enstitülerimiz nerede? Biz (TÜBİTAK) gibi ayakta kalan bir bilimsel kurumun bile artık anlamını yok etmeye çalışan bir zihniyete teslim olmuşken nasıl bir kültür politikası düşünebiliriz? Şimdi tüm siyasal yaşamı etkisi altına alan sözde ‚demokratik açılım’ adı verilen çağrışımların sonunda neler yaşayacak bu ülke acaba?. Bu güne kadar asla sanat ve sanatçısını düşünmeyen, kendi siyasal geleceğini, kendi modeli adına değişiminin getirisindeki yaygınlaşmayı düşünen, ve ülkeyi her geçen zaman içinde siyasal krizin ortasında bırakan bir hükümet. Şimdi böyle bir dönemde demokratik değişim projesi dedikleri planda acaba ''kültürel değişim'' adına nasıl bakıyor?.

 

İşte hala açıklanmayan ‚demokratik değişim’ çarkının içinden nasıl çıkılabilir bunuda bilmiyor. Ülkedeki kültürel tıkanmayı, yada toplumun kültürel yapılanmasını nasıl ve ne gibi bir çalışmayla ortadan kaldırabilirler bunu açıklayamıyorlar. Ama bana göre toplum bu tıkanmanın içinde kaldığı sürece, mevcut siyasi iktidar yani (AKP) kendi modelini hayata geçirmek adına çok kolay bir yolda olduğunun gerçeğininden asla ayrılmayacaktır. Kültürel değişim olmadığı sürece, toplum kültürel farklılıkları yaşamadığı sürece uluslararası saygınlığımızın asla sağlanamayacağı bir gerçek. Okumuş aydın bir toplum olmak Atatürk'ün asıl görmek istediği bir değişimdi. Türkiye bu değişime girmesi yerine uzaklaşıyor.

 

Prof. Dr. Levent Seçer

 
 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol