ANADiLiMiZE ve ÖĞRETMENLERiMiZE SAHiP ÇIKMA ZAMANI
Dr. Ali Sak
Bizler, çocuklarımızın daha iyi Almanca bilmeleri, okul, meslek ve toplumsal yaşamda daha başarılı olmaları için, Türkçe’yi mutlaka öğrenmelerini zorunlu ve gerekli görüyor ve bu nedenle çok dilli, çok kültürlü bir eğitim istiyoruz. Yapılan araştırmalarda Almanya’daki Türk çocuklarının okullardaki başarı oranı maalesef çok düşüktür ve bu olumsuz sonuçlarda anadilinin ihmal edilmesinin rolü büyüktür. Bilim adamları, anadili iyi gelişmiş bir çocuğun ikinci üçüncü dilleri daha kolay öğrenmesinin yanı sıra, bilişsel zeka gelişimini de önemli ölçüde olumlu etkilediğini kanıtlamışlardır. Çocuklarımızın ve dolayısıyla da Almaya’daki Türk toplumunun başarılı olmasını istiyorsak eğer, her şeyden önce eğitim sorunlarına el atmamız gerekiyor. Eğitimli insan başarılı insandır, başarılı insan itibarlı insandır, itibarlı insan çevresine huzur veren ve örnek olan insandır. Bu insanlar neden Türk toplumundan olmasın? Olmaması için hiç bir sebep yok. Olması için ise yapmamız gereken daha çok iş var. Bu bağlamda ‘Türkçe Gönüllüleri’ adı altında toplanan bir grup duyarlı insanlarla ilk etapta NRW bazında 2008 yılının mart ayında başlattığımız Türkçe kampanyası çerçevesinde bir çok olumlu gelişmelere vesile olduğumuzu gururla söyleyebiliriz. İkinci aşamada ise bu çalışmalar Almaya geneline de yayılarak sürdürülmekte. Üçüncü aşamada ise Almanya dışına çıkılarak eğitim kampanyası yürütülmesi kaçınılmazdır.
Olumlu gelişmeler nedir diye soranlara: NRW eyaletinde Türkçe anadili derslerini ilkokullarda verilmesinin devamı; yeniden Türkçe anadili öğretmenlerinin atanması; Almanya’da ilkokullar için Türkçe öğretmeninin yetiştirilmesi; Türkçe’nin Hautpschule’lerde ikinci yabancı dil olarak verilmesi; Almanya’da Türkçe dili için C1 sertifikası verebilecek bir kurumun açılması; Türkiye’den gelecek öğretmenler için sözleşmenin uzatılması. Bunların yanı sıra olumsuz yaklaşım ve gelişmeler de olsa, genel olarak Türkçe konusunda bir canlılığın mevcudiyeti tartışılmaz bir şekilde kendini göstermektedir. Elbette bu konuda elde edilen başarılar yeterli değil. Yapmamız gereken daha çok iş var. Bu konuda bilhassa velilerimizin desteğine ihtiyacımız var.
Nasıl diye soranlara: Millet ve ulus olmanın başlıca nedenlerinden sayılan anadilimize sahip çıkarak. Çocuğumuzu mutlaka Türkçe derslerine kayıt yaptırarak. Okulumuzda Türkçe dersi yoksa, veliler birleşerek (NRW eyalatinde en az 15 veli) okul idaresinden Türkçe dersi talep ederek. Bu taleplerini yazılı bir şekilde okul idaresine ve bir nüshasınıda eyalet eğitim bakanlığına yollayarak (Ministerium für Schule und Weiterbildung NRW, Völkingerstr 40221 Düsseldorf). Çevresinde talep olup da öğretmen açıklığı nedeniyle Türkçe derslerinin verilemediği okulları bizlere de bildirerek (Elternverband Ruhr e.V., Unterdorfstr 19A, 45143 Essen, email: elternverband.ruhr@gmx.de).
Neden diye soranlara: 2007/2008 eğitim yılı istatistik verilerine göre NRW eyaletinde Türkçe anadili dersi öğretmen sayısında bir sene öncesine göre 10% eksilme var iken bu oran İspanyollar’da artı 5% oluyor. Bunu öğrenci sayısındaki eksilmeye bağlamak mümkün değil çünkü aynı dönemde İspanyol öğrencilerinde ciddi ölçüde azalma var iken, Türk öğrencilerinin sayısında ciddi bir eksilme yok. Peki neden bu fark? İspanyol veliler çok daha iyi örgütlü ve çok daha iyi haklarını arıyorlar. İşte başarılı olmanın nedenlerinden birisi budur. İyi örgütlenme ile beraber çıkarsız ve riyasız mücadele. Bizzat bakanlığın yayınladığı istatistiklere bakarsak, anadili derslerine katılan öğrencilerin yüzde yetmişi Türk kökenli iken anadil öğretmenlerinin sadece yüzde ellisi türk. Aynı şekilde bir Türk öğretmene 130 öğrenci düşerken bu sayı İspanyollarda 54, Yunanlılarda 57, Polanyalılarda 60.
Görev kimde diye soranlara: Bir çok insanımız Türk öğretmenlerinin iyi çalışmadıklarından şikayetçiler. Oysa yukarıdaki verilerden de belli olduğu gibi bir öğretmene 130 çocuk düşerse, hatta bazen 300 lere yaklaşırsa, o öğretmenden ne bekleyebiliriz? Elbette gerektiği yerde öğretmenleri de eleştirelim ki verimli çalışmalar yürütülsün. Fakat eleştirmeden önce mutlaka öğretmenlerimizin çalışma koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Örneğin (1) öğretmenler genelde bir kaç okulda görev yapıyor ve bu nedenle derslere yetişebilmek için okuldan okula adeta koşuyorlar. (2) Türkçe dersleri çocuklar için hiçbir zorunluluğu olmadığı için gerek çocuklar, gerekse veliler tarafından ciddiye alınmıyor. (3) Dersler genellikle öğlen sonu, okul bittikten sonra verildiği için, haklı olarak çocuklar akranları oyun oynarken tekrar okula gitmek istemiyorlar. (4) Alman meslektaşlarına nazaran çok daha düşük ücretle çalışıyorlar.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, birçok öğretmenimiz canla başla görevinin başında, çocuklarımıza bir kaç kelime de olsa Türkçe’nin temelini öğretiyorlar.
Tembel, kendi çıkarını ve keyfini düşünen öğretmenler yok mu?
Elbette var. Her meslek grubunda olduğu gibi bu tür ‘asalaklar’ maalesef öğretmenler arasında da var. Fakat işlerini gereği gibi yapanlar, hatta idealist olup da gereğinden fazla çaba sarf eden değerli öğretmenlerimiz de var. Bu nedenle, pireye kızıp yorgan yakmayalım. İnanın, değerli öğretmenlerimiz olmasa benliğimizle, kültürümüzle, dilimizle ve dinimizle kayıp olup gideceğiz. Almanya’da elli yıldır kayıp olup gitmediysek eğer onların sayesindedir. Bizler bunun kıymetini şu an anlamasak da, ileriki yıllarda çok daha iyi anlayacağız. Bugün öğretmenlerimize ve dolayısıyla dilimize, külürümüze ve dinimize sahip çıkmaz isek, yarın faturası önümüze çok daha kabarık bir şekilde gelecek. Buradan tüm Türkçe anadili öğretmenlerine şükranlarımı iletiyorum.
Öğretmenlerimiz bir yana, işin ucundan tutacak asıl biz velileriz. NRW’de yeni çıkan yönetmeliğe göre emekliye ayrılan öğretmenlerimizin yerine velilerin talebi olduğu sürece yenileri atanacak. Velilerimiz talep etmezlerse öğretmen kadroları zamanla tamamen kaldırılma tehlikesinde. Bu da zamanla çocuklarımzın Türkçe dersinden tamamen mahrum kalacağının bir işaretidir. Bu nedenle gün öğretmenlerimize ve anadilimize sahip çıkma günüdür.
Değerli öğretmenlerimize buradan sesleniyorum: “Karanlıkları yıkıp aydınlık bir gelecek için uğraşmanın bilinci ve sorumluluğunu taşıyan siz değerli öğretmenlerimiz, biz her zaman için sizlerin yanında yürüyerek yakmış olduğunuz aydınlık fenerlerini tutmaya hazırız ve önünüze serilen engelleri aşabilmek için bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hep yanınızda olacağımızdan emin olabilirsiniz”.
Halimi sorma
Neler kazandım, neler kaybettim
Para kazandım, dilimi kaybettim
Halimi sorma
Dilim yamalı, kalbim yaralı
Göçkünüm ben, bahtım karalı
Halimi sorma
Yarım bir dille, yarım bir benle
Al beni bağrına, sık beni göğsüne
Halimi sorma
Varlık içinde, yokluk çekerim
Dilim yokki, kimden isterim
Halimi sorma
Kurşun sıksalar, bedenim vursalar
Dilime değil, bana kıysalar
Halimi sorma