Bu yazıNAZİM HİKMET’in „hayatı ıskalama lüksün yok senin“ eserinden esinlenerek bilhassa NRW eyaletinde Türkçe anadili dersleri konusunda mücadele eden arkadaşlara, Türkçe Gönüllülerine, hitaben yazılmıştır.
Bir dava, bir aşk için yapabileceğiniz her şeyi yaptığınıza inanıyorsanız, ve buna rağmen uğraş verdiğiniz davanıza sizden başka ve belki de bir avuç duyarlı insan dışında sahip çıkan olmuyorsa, içiniz rahat olsun.
Sahip çıkmayanlar zaten kaybetmeyi kafalarına koymuştur.
Yaptıklarınız onların dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Siz kendinizi paralarken, onlar her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınızla kuş tutsanız, "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" bahaneleriyle karşılaşabilirsiniz. İki ucu keskin bir bıçaktır bu işin. Yaptıklarınızla değil yapmadıklarınızla yargılanırsınız her zaman.
Bu muhakemede hafifletici sebepler de yoktur üstelik.
İyi haliniz cezanızda indirim de sağlamaz hiç bir zaman.
Aksine siz iyi hal sergiledikçe hırçınlaşır karşı taraf.
Hani derler ya „meyve veren ağaç taslanır“ diye.
Sizi de taşlayacaklar çalışıp meyve verdiğiniz sürece.
Siz, "toplum için şunu yaptık" derken, onlar "ama şunu yapmadınız" diye cevap vereceklerdir. Ve ne söyleseniz de karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksınızdır.
Üzülmeyin, siz davanıza gerektiği gibi sahip çıktınız.
Siz gerektiği gibi yaşadınız bu aşkı.
Siz emir kulu değil gönül kulusunuz cünkü.
Siz çıkar uğruna, ün ve şöhret uğruna değil, davanız ve aşkınız uğruna koyuldunuz bu yola.
Siz özlediniz, ağladınız, güldünüz, şarkılar, türküler söylediniz, şiirler yazdınız ve yoruldunuz çok yoruldunuz.
Ve zaman geldi içtiniz, gerekirse sarhoş oluncaya kadar.
Çaresizlikten değil elbette, aşkın verdiği haz duygusundan içtiniz.
Çaresizlik çare üretemeyenler için geçerlidir, sizin için değil.
"Peki onlar ne yaptı?" diye sormayın. Sakın ola siz kimseyi suçlamayın. Gönül işlerinde zorunluluk yokdur çünkü. Çanakkale’de zorla savaştırılan Anzak askerlerine karşılık gönüllü savaşan askerlerimizin başarılarını düşünün yeter. Sizin tek bir gönlünüz kafidir onbinlerce gönülsüze.
Herkez kendinden sorumludur yaşamda. Hem gönül işlerinde zorunluluk olmaz ki, sorumluluk dışında.
Siz değerlenize sarılıp doya doya yaşarken, onlar kendilerine engeller koyuyorsa, bu onların sorunu değilmi?
Birileri eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildikleri halde tamamlamak için uğraşmıyorlarsa; siz ne yapabilirsiniz ki onlar için?
Sizin hayatı ıskalama, değerlerinizden vazgeçme lüksünüz yok.
Onların varsa, bırakın o lüksü sonuna kadar yaşasınlar.
Siz yüreğinizin sesini dinleyenlerdensiniz; ve biliyorsunuz aslolan yürektir. Yürek sesi nedir bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içinizi, unutmayın yaşadığınız sürece o yürek var olacak sizinle birlikte. Siz, yeter ki koruyun yüreğinizi ve yüreğinizde taşıdığınız sevda, aşk ve dava duygusunu. Davaları uğrunda yürekli ve duyarlı tüm arkadaşlara son kez gönülden teşekkür ediyorum.