Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  => Bilimsel Yayınlar
  => Atatürk'ü sevmek...
  => Dil öğrenimi...
  => Özür kampanyası...
  => Özel okullar...
  => Toplumsal değişim
  => Din sömürüsü...
  => Öncelikli görevlerimiz...
  => Gurbet vatan...
  => Gönüllü çalışmalar...
  => Toplumsal sorumluluk...
  => Bilime taraf olmak...
  => Bilim ve Din...
  => Mevlana ve hoşgörü...
  => Teokrasiye geçiş...
  => Ermeni sorunu...
  => Türkçenin doğuşu
  => Kadir gecesi...
  => Almanya'da sivil toplum
  => Susturulan Toplumlar
  => Toplu hipnoz seansları
  => Bir milletin ...
  => Türkiye-AB...
  => Gerektiği gibi...
  => Hrant Dink'in ardından
  => Onlar Bizim...
  => Anadiline sahip çık
  => Tarihi tarihçilere...
  => Kafanızın rahat etmesi
  => Türk Liseleri
  => Die leidvolle Geschichte
  => Kanserde din faktörü
  => Güneşin Sembolü
  => Aghet Filmi veTGD
  => Atatürkçü Düşünce
  => Sarrazin-Wahn
  => Atatürkçü Düşünce (2)
  => Hayvan Çiftliği
  => Kampf im...
  => Sessiz çoğunluğun...
  => İçiniz rahat olsun
  => Sıra bizde...
  => Güneş üflemekle...
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Türkçenin doğuşu

Türkçe’nin Yeniden Doğuşu

Hürriyet/Söz Sizin
Dr. Ali Sak

11 nisan 2008

Alman siyasi partileri nihayet bizlerin ve Türkçenin farkına varmaya başladı. Son olarak Yeşiller Partisi eşbaşkanı Claudia Roth, Almanya'daki okullarda Türkçe öğretilmesinin hem toplumun hem de Almanya'nın çıkarına olacağına dikkat çekip, buna tam destek verdiklerini belirterek küreselleşen dünyada çokdilliliğin adeta bir hazine kadar değerli olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra Sol parti (Die Linke) ilkokullarda iki dilli eğitimin şans eşitliği için çok önemli ve gerekli olduğunu vurgulamakta ve anadil derslerinin ilk ve orta dereceli okullarda mutlaka verilmesini savunmaktalar.


Onlar bunu söylerken ve anadilinin önemini savunurken maalesef kendi içimizden bir takım insanlar çıkıp anadil derslerinin almanca öğrenimi için zararlı olduğunu, çocuğun zihni karıştığını, türkçenin evde öğretilebileceğini savunmaktalar. O zaman sormak lazım bu tür düşünce içinde olan insanlara, Almanlar neden okulda kendi çocuklarına mutlaka almanca dersi veriyorlar? Neden almanca dersi bir Alman için en önemli ders olarak görülüyor?

 

Asimilasyon düşüncesine hizmet eden bu tür tutumlara karşın, değerlerine sahip çıkmada duyarlı bir grup insanımız tarafından geçtiğimiz haftada Düsseldorf'ta Anadil Türkçe mitingi yapıldı. Orada milletine, kültürünün her ayrıntısına, vatanının her karış toprağına, değerlerinin tümüne kısacası GERÇEK vatanperverler, sağ, sol, alt, üst, çıkar demeden ORTAK PAYDALARDA birlikte yekvücut olunmasını kavramış herkes, „Türkçe“ meydanındaydaydı. Bütün sorunlarını ve sorumluluklarını bir kaç saatliğine bir kenara bırakıp, çoluğu çocuğu, hasta ve rahatsız yaşlısı ile meydanı dolduranlara sözümüz: SAĞ OLUN VAR OLUN!


Çocukların gözlerindeki o sevinci, yüreklerindeki o heyecanı, „BIZ ANADİLİMİZ TÜRKÇE İÇİN GELDİK“ diyen o güzel sözleri duyunca insan tüm yorgunluğunu atıyor o anda. Soğuk, rüzgar, yağmur demeden sundukları o muhteşem oyunlarını, haftalarca yalnızca ANADİLLERİ TÜRKÇE için ezberledikleri şiir ve türküleri dinledikçe insan unutuyor tüm hayatın olumsuzluklarını. Bir avucu dahi ancak doldursalar bile bu çocuklar bizi ümitlendirdi.

 

Kerem Çalışkan’ın deyimi ile „Türkçe’nin adeta yeniden küllerinden doğması“ için çalışmak çocuklarımızın gözlerindeki heyecanı gördüğümüz an meyvesini vermiş oldu. Yorucu olsada güzel ve olumlu bir adım olduğunu anladık. Sayıları henüz azda olsa Avrupa'daki duyarlı Türkler yavaş yavaş Türkçe'nin önemini ve değerini fark etmeye başlıyorlar. Buna artık „Türkçe rönesansımı“ yoksa „Türkçe sevdasımı“ deriz, yoksa ezilmişliğin getirdiği bir „başkaldırımı“ deriz; her ne olursa olsun bu adım atılması gereken bir adımdı.

 

Peki neden geldi bu insanlar ve neden sahip çıkıyorlar türkçelerine? Almanya ne yazıkki yıllırca ciddi bir uyum politikası üretemedi. Gençleri okulda, meslek hayatında, değişik spor kulüplerinde dışladı, kısaca dedelerinin, babalarının, değerlerini dışladı. En iyi uyum „yabancıyı öncü içinde eritmektir“ anlayışına hakim bir politika yürüttü ve hala daha yürütmekte. Burada doğup burada yetişmiş gençleri suç işlediği an topluma yeniden kazandırma yerine „dışarı atmakla“ korkuttu ve bu politakasıyla aşırı uçları kazanmış olsalar da gençlerimizin gönlünü kazanamadılar.

 

İşte tam bu karanlık bir ortamda birileri değerlerimize sahip çıkmak niyetiyle meydanlara döküldü. Karanlığa ışık tutacak meşaleleri çıkarsız, riyasız ve korkusuzca taşıyan; çocuğuyla, genciyle, üniversitelisiyle, akademisyeniyle, işçisiyle, iş adamıyla, ev hanımıyla tüm „Türkçe Gönüllülerine“ buradan tekrar teşekkür ediyoruz.

 

 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol