Ruhr Veliler Birliği - ELTERNVERBAND RUHR e.V.
Ana Başlıklar  
  Ana Sayfa
  Tanıtım_Ulaşım
  Basında biz...
  Yönetim Kurulu
  Etkinliklerimiz
  FörBiLes
  MobilES
  23 Nisan Kutlamaları
  Cumhuriyet Bayramı
  Okuma Yarışmaları
  Siyaset Meydanı
  Irkçılığa Karşı Girişim
  Halkla ilişkiler
  Ali Sak
  => Bilimsel Yayınlar
  => Atatürk'ü sevmek...
  => Dil öğrenimi...
  => Özür kampanyası...
  => Özel okullar...
  => Toplumsal değişim
  => Din sömürüsü...
  => Öncelikli görevlerimiz...
  => Gurbet vatan...
  => Gönüllü çalışmalar...
  => Toplumsal sorumluluk...
  => Bilime taraf olmak...
  => Bilim ve Din...
  => Mevlana ve hoşgörü...
  => Teokrasiye geçiş...
  => Ermeni sorunu...
  => Türkçenin doğuşu
  => Kadir gecesi...
  => Almanya'da sivil toplum
  => Susturulan Toplumlar
  => Toplu hipnoz seansları
  => Bir milletin ...
  => Türkiye-AB...
  => Gerektiği gibi...
  => Hrant Dink'in ardından
  => Onlar Bizim...
  => Anadiline sahip çık
  => Tarihi tarihçilere...
  => Kafanızın rahat etmesi
  => Türk Liseleri
  => Die leidvolle Geschichte
  => Kanserde din faktörü
  => Güneşin Sembolü
  => Aghet Filmi veTGD
  => Atatürkçü Düşünce
  => Sarrazin-Wahn
  => Atatürkçü Düşünce (2)
  => Hayvan Çiftliği
  => Kampf im...
  => Sessiz çoğunluğun...
  => İçiniz rahat olsun
  => Sıra bizde...
  => Güneş üflemekle...
  Öğretmen
  Eğitim
  Türkçe Gönüllüleri
  Atatürk
  Veli Dernekleri
  Kitap dünyası
  Genç nesil
  ÇOCUK KÖŞESİ
  Türkan Saylan
  Faydalı Bilgiler
  Uyum
  Tarih bilinci
  Sağlık
  Misafir Kalem
  Şiirler
  Anlamlı Sözler
  Öyküler-Hikayeler
  FIKRALAR
  İş İlanları
  Duyurular
  Basından Seçmeler
  DOST Siteler
  Teşekkürler
  Ziyaretçi Defteri
  Ziyaretci Trafigi
  Top liste
  Galeri
Hayvan Çiftliği

HAYVAN ÇİFTLİĞİNDEN DERSLER...

Dr. Ali Sak

Georg Orwell tarafından 1945 yılında yazılan ve vermek istediği mesajla günümüzde de güncelliğini koruyan „Hayvan Çiftliği” hayvan karakterlerinin kullanılarak anlatılan mizahi bir hikayedir. Hikaye İngiltere’de bir çiftlikte cereyan eden olayları insan topluklarına özgü siyasi şekillenmeyi, bu çerçevede sömürü mekanızmalarının nasıl geliştirildiğini ve yürütüldüğünü ve sonuç itibarıyla da otoriter rejimlerin nasıl adım adım pekiştirildiğini ortaya koyan ve yorumlayan hiciv  türü (satire) bir yapıttır. George Orwell bu yapıtıyla her ne kadar zamanın sosyalizim sistemini ve dolayısıyla da Stalin’i eleştirmiş oluyor olsa da, günümüz 21. yüzyılda ülkemizde gelişen olaylara da ışık tutmaktadır. Herkese okumalarını önemle tavsiye ederim. Kitapta anlatılan senaryonun günümüzdeki gelişmelerle nasıl da benzeştiğini hayretle ve nefes tutarak okuyacaksınız.

 

Birinci aşama: yerleşik düzene karşı yapılanma

Hikayede ilk önce yerleşik düzen tanıtılır. Çiftlikteki hayvanlar çiftçi Jones’un yönetimi altında çalıştırılmakta ve yaşamaktadırlar. Çiftlikteki hayvanlar Jones’un zaman zaman haksız uygulamalarından şikayetçi olsalar da hayatlarını yarı mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar. Fakat çiftlikteki bazı akıllı hayvanlar (domuzlar) hemcinslerini bu köle durumundan kurtarmak için harekete geçerler. Nihayet Major isimli ve Koca Reis lakaplı yaşlı ve itibarlı domuz, hayvanları gizli bir toplantıya çağırır. Major toplantıda tüm hayvanlara artık köle gibi yaşamalarının sonunun gelmesi gerektiğinden ve bu bağlamda görmüş olduğu bir rüyadan bahseder. Yaşlı domuz kardeşliğin, eşitliğin, refahın var olduğu ve köle gibi yaşamanın son bulacağı yeni bir düzenden bahseder (adına adil düzen de diyebiliriz).

 

İkinci aşama: devrim

Yaşlı domuzun yanında, Napoleon adında bir de  "karayı ak, akı kara gösterebilecek" kadar ikna kâbiliyeti yüksek, genç bir domuz bulunur. Bir kaç gün sonra Major esrarengiz bir şekilde ölür veya öldürülür. Fakat hayvanlar Major’un anlatmış olduğu rüyadan ve bırakmış olduğu öğütlerin etkisinde kalmışlardır. Çiftçi Jones’un yem saatlerini unuttuğu (veya unutturulduğu) bir günde (bir şekil ekonomik kriz) hayvanlar bunu fırsat bilir ve isyan patlak verir. Devrim beklenmedik bir şekilde kısa bir süre içerisinde tamamlanır. Akabinde çiftçi Jones çiftlikten kovulur. Devrimi başlatan ve en zeki olarak tanımlanan domuzlar diğer hayvanlara önderlik yapmaya başlarlar.

 

Üçüncü aşama: yeni düzenin kuralları

Bu süreçte iki domuz, Napolyon ve Snowball öne çıkarlar. Napolyon iri yapılı ve otorite sahibidir. Snowball ise etkili konuşan, zeki ve geleceğe yönelik parlak öngrüleri olan biridir. İkisi birlikte koca Reis’in (Major) fikirlerinden yola çıkarak “animalizm” adında  bir de öğreti ortaya koyarlar (bir şekil yeni anayasa). Yeni yönetimin ilk işi çiftçi Jones’un izlerini (kamçılar, gemler, burun halkaları, zincirler) yok etmektir. Eskiye ait ne varsa, hepsi imha edilir (bir şekilde düzen değişikliğine, yani demokratikleşmeye gidilir). Bunun akabinde çiftliğin adı “HAYVAN ÇİFTLİĞİ” olarak değiştirilir ve yeni iktidar bir takım ilkeler (anayasa kanunlarını) belirler:

1. İki ayak üstünde yürüyen herkes düşmandır

2. Dört ayak üstünde yürüyen, ya da kanatlı olan dostdur

3. Hiç bir hayvan giysi giymeyecektir

4. Hiç bir hayvan yatakta yatmayacaktır

5. Hiç bir hayvan alkol içmeyecektir

6. Hiç bir hayvan başka hayvanı öldürmeyecektir

7. Bütün hayvanlar eşittir...

Bütün bu kuralar tüm hayvanlar tarafından benimsenmiş ve beklenen devrim yeni kurallarıyla birlikte gerçekleşmiştir.

 

Dördüncü aşama: muhaliflerin yok edilmesi

Ancak zamanla Napoleon ve Snowball birbirini çekememeye başlar ve ikisi de yeni düzenin tek adamı olmak istememektedir. Napoloyon, namı diğer Büyük Domuz, gizlice özel olarak yetiştirdiği dokuz köpek sayesinde çiftlikte korkuyu hakim kılar ve böylece çiftlikte kendi hakimiyetini  sağlar (özel savcılar ve emniyet mensupları). Büyük Domuz ile Snowball arasındaki gerginlik gelecek projeler için bir tartışma esnasında had safhaya ulaşır. Büyük Domuz köpeklerini  Snowball’un üzerine salar ve onu çiftlikten kovar. Artık hakimiyet kayıtsız şartsız hayvanlar adına Büyük  Domuz dadır.

 

Beşinci aşama: sömürü mekanızmalarının oluşturulması

Zamanla yönetimi tamamıyla eline geçiren Büyük Domuz ilk başlarda ilkeleri yavaş yavaş diğer hayvanların fark edemiyeceği bir şekilde, yani alıştıra alıştıra değiştirmeye başlar. Takip eden aylarda, başlarda vaad edilen çalışma saatlerinin azalacağı, yiyeceklerin artacağı yönündeki sözler unutulur. Aksine çalışma saatleri artırılır, istirahat zamanı kısaltılır ve verilen yiyecekler azaltılır (sendikal hakların kısıtlanması). Bu arada domuzlar da hızla şişmanlamaktadırlar. Hatta yatakta yatmakta, içki içmektedirler (yandaş zengin yaratmak). Hayvanların eşitliği ilkesine ve diğer ilkelere uymayan bu davranışlar zamanla ufak değişikliklerle Büyük Domuz tarafından domuzlara uygun hale getirilir (kanunlara ince ayar).

 

Altıncı aşama: liderlik konumunun güçlendirilmesi

Zamanla çiflikte kıtlık başlar, buğday azalır, patatesler soğuktan donar ve açlıktan dolayı ölümler baş gösterir. Büyük domuz Napolyon, bu haberlerin çiftlik dışında ve içinde yayılmasını önlemek ve huzursuzluğa mahal vermemek için önlemler alır ve çifliğe gelen ziyaretçilere, erzak depolarının dolu olduğunu söyler ve üzerini buğday ve yiyecekle örttürdüğü kum yığınlarını erzak diye gösterir (ekonomik krizin üstünün örtülmesi). Büyük Domuz, zaman zaman vermiş olduğu hükümlere karşı gelen hayvanları yetiştirdiği köpeklerle korkutur, hatta öldürtür. Oysa bu "hiçbir hayvan diğer bir hayvanı öldürmeyecektir" ilkesine aykırıdır. Fakat büyük Domuz zamanla ve alıştıra alıştıra bu ilkeyi de değiştirmiştir artık. İlkelerin yazıldığı duvarda artık "hiç bir hayvan diğer bir hayvanı bir sebep olmadan öldürmeyecektir" yazıldığı görülür. Hayvanlar bu ilkeyi de yanlış ezberlemiş olduklarını düşünürler.

 

Liderliğini pekiştirmek için diğer domuzlar tarafından çiftlik içerisindeki hayvanlar eğitilir ve Büyük Domuz artık "liderimiz" ,"hayvanların babası", "koyunların hamisi", "yavru hayvanların dostu" gibi üstün sıfatlarla anılır ve her türlü güzellikler ona atfedilmeye başlanır (yandaş medya yaratılması). Örneğin tavuklar "liderimiz sayesinde altı günde beş yumurta yumurtladım"; havuzdan su içen inekler: "liderimiz sayesinde bu suyun tadı ne kadar güzelmiş" demeye alıştırılmışlardır artık.

 

Büyük Domuz tüm bunlarla kalmaz. Kahramanlığını vurgulamak ve vazgeçilmezliğini pekiştirmek için karanlık bir gecede çiftliğe bir baskın düzenletir. Çiftlikteki bütün hayvanlar şaşkındır ve bu baskına karşı koyarlar. Fakat karanlık olduğu için kime karşı savaştıklarını bir türlü anlayamazlar ve bazıları bu saldırıda ölürler (terörün yayılması). Fakat saldırı esrarengiz bir şekilde geri püskürtülür. Hayvanlar düşman işgalinde olan çiftliğin liderleri Büyük Domuz sayesinde geri alındığına inandırılır. Büyük Domuz, kendisine taktığı bir kaç madalya ve nişanla çıkıp bütün hayvanları, elde ettikleri zaferden dolayı kutlar. Hayvanlar Büyük Domuz liderliğinde büyük zafer kazandıklarına böylece inanmış olurlar (başkomutan olmak).

 

Yedinci aşama: otoriter rejimin mutlak zaferi

Elde edilen zafer edasıyla çiftlikte son bir hamle daha yapılır. Domuzlar „tüm hayvanlar eşittir“ ilkesini de değiştirirler. Bundan böyle arpaların sadece domuzlara tahsis edileceği, gazdan tasarruf etmek için ahırlardaki fenerlerin kaldırılacağı, hiç bir domuzun çiflikteki işlerle uğraşmayıp sadece yönetimle ilgileneceği, domuzlardan başka hiç bir hayvanın yönetim işlerine karışamayacağı, domuzların dışındaki bütün hayvanların pazar günleri dahi çalışacağı, çalışmayanın yiyeceğinin yarıya ineceği ilan edilir.

 

Hayvanlar, "Bütün hayvanlar eşittir" ilkesini hatırlayıp, "bu nasıl eşitlik" diye kendi kendilerine söylenmeye başlarlar ve hemen ilkelerin yazılı olduğu duvarın yanına koşarlar. Duvardaki bütün yazılar silinmiş (anayasa iptal edilmiştir) ve sadece şöyle yazmaktadır: "Bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.” Artık tek kişilik otoriter rejim geri gitmeksizin yerleşmiştir.

Not: Bu yazı, ilgili yapıtın yayınlanmış özet metninden (http://www.turkcebilgi.net/kitap-ozetleri/h/hayvanlar-ciftligi-24525.html)  faydalanılarak yazılmıştır.



 

 

 
 
   
Facebook beğen  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol